Sayfalar

22 Kasım 2007

nöronsalkalem

Bulup bulup siyaha karıştırmayı becerdiğim beyazlardan sonra şimdi renklerin hangisindeyim bilemiyorum. Kış yaklaşmakta ve sürekli bi' kadının saçı dökülmekte geceye, ve gece inerken incecik tenine anlamsız gelenlere anlam yükleyip hayata geçirmeye devam ediyorum sessizce..

9 yorum:

morticia dedi ki...

o zaman yanaklarımızı rahat bırakıyoruz.

Ñé×ëÑ®§ dedi ki...

Bence sende bir çeşit iyileşme başlamış:=)

Gecenin karanlığı, hiçbirzaman umutsuz düşüncenin karanlığından yoğun olmamıştır...

Bir kadın mutluluğun temeli olabilir belki ancak hiçbir insan mutsuzluğun değeri olamaz.

Bence tabi..

---OPTiO--- dedi ki...

en grisinde takilmisti gözlerim renklerimde...solgun durgun ama korkusuz bir durusu vardi grimin yüregimde ..

gride olmak bazen en iyisidir...beyazda degilsin.siyahta degilsin..sadeece bu iki rengi baz aldigina göre..griye yaklastin demektir...

cok iyi yaziyosun .....

Unknown dedi ki...

yine dokturmusuun...

asuahua dedi ki...

kan kırmızısında olmayasın..sanki yavaş yavaş sızıyor çatlaklarından beyninin..ama fazla karanlık iyi değil biliyorsun arada aç perdeyi bak bakalım karşıda ne var..?pencereden görünen ne..?

david santos dedi ki...

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! ne bu şiddet bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal,
Hakkıdır, Hak'ka tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım;
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar.
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın!
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana vaadettiği günler Hak'kın;
Kimbilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme, tanı!
Düşün, altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli;
Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli!
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli
O zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım;
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerret gibi yerden naşım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal!
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hak'ka tapan milletimin istiklal!

Arolium dedi ki...

davut amca korkmuyoruz ve biz Türk gençleri biliyoruz ki sönmeyecek yüzen al sancağımız.
ilk okuldan itibaren avazımızın çıktığı kadar bağıra bağıra söyledik biz bunu. bir yerde duyduğumuzda tüylerimiz diken diken oluyor. senin bizim hissettiklerimizi hissetmeni beklemiyorum elbet ama nereden estide böyle bir şeye el attın bilmiyorum. belkide okudun ve anladın, belki senin tüylerinde diken diken oldu ama biz Türk'üz bırakta bağıra bağıra söylemeye devam edelim yazmayla olmaz bu işler, hissetmek gerek...

ps: davut amcanın sitesini çevirebilen banada bi' özet geçerse sevinirim..

bi'havalarbi'seyler dedi ki...

bi' yazar yazmış bu yazıyı... :)

---OPTiO--- dedi ki...

portekizce zor dil yahu..ispanyolca sanmistim ama portekizceymis ...zor yani..yapabilsem yardimci olurdum..ama bende hicbisey anlamadim valla :))